Buğday başak olmadan önce kar altında bekler,

Her geçen gün güneşi özler.

Onu görmeden hayata döner,

Güneşi görünce sevdası artar.

Her geçen günse hasattan korkar.

1 Haziran 2011 Çarşamba

Bir Küçük Masal;




Öyle olsun. Güneş batsın da güvercinler evlerine dönsünler. Her birinin ayağında yeni bir mektup olsun. Her dağın zirvesinden bana zambakların beyaz yapraklarına yazılı şiirler getirsinler. Mektup yazan sevdalılardan istediğimi getirseler. Sonra bir mektup okusam diye ağlasam. Her mektupta üzülüp ağladığım için annem yine yasaklamasa. Kendim olsam, bir başıma kalsam. Dünyam boş olsa. Sadece yanımda mektuplarım kalsa. Demir ocağında her mektubu ateşe atsam. Sonrada bu mektupları küle çevirip bir üzengi üzerinde işlesem. Nakış nakış kendimden bir şeyler eklesem onlara. Kokusunu alsam küllerin, başımı döndürse o koku birden benim. Tekrar anneme koşsam. Elimden tutarak saçımı okşasa. Bana kendimi tekrardan hatırlatsa. Şirin bir çocuk olsam, yanaklarım kırmızı olsa ve de saçlarım rüzgarda dalgalansa. Güneşin sıcaklığını gözlerimde hissetsem. Güneşin ışığına gözlerimle yardım etsem. Bütün ömrüm boyunca hiç güneşin ışığı kesilmese. Karanlık gelmese. Ayakta kalsam, durmadan koşsam. Koşabildiğim kadar, nefesim kesilip yere düşene kadar.

           Düştüğümde gökyüzüne bakıp o mavi renge dalacağım. Yine dalacağım senin hayaline  o mavi renklerin içinde. Sen buz perisi gibi etraftan esen meltemler içinde yavaş yavaş süzüleceksin. Benim yanıma kadar geleceksin. Benim sıcak ellerim sana gitmeye kıyamayacak. Sana dokunduğum an senin eriyeceğin ihtimalinle ben sadece kendimi yakacağım. Eğer istersen sana dokunacağım. Bu seferde sen buhar olup gökyüzüne karışacaksın. Ben yine durmadan koşacağım ve soluğum kesildiği an gökyüzüne dalacağım. Orada senin olduğunu bildiğim için bir an bile gözlerimi kırpmadan orada takılı kalacağım. Bu duruma üzülüp ağlayacaksın sende. Benim üzerime yağmur olup yağacaksın. Üzerime düşen her damlada seni hissedeceğim. Sen ise benim tenime karışacaksın.
                                                    
            
Osman Şimşek - 22.12.2002

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder